Girişimciliğin İstanbul’dan Mekke’ye Uzanan Tarihi Dayanağı: Cesaret!

Dec 11, 2017

Hicaz Demiryolları, İstanbul ile Mekke arasında ulaşımı kolaylaştırmak ve geçtiği hat üzerindeki şehirleri bağlamak üzere 19. yüzyılda Sultan 2. Abdülhamit tarafından başlatılmış bir projeydi. Projenin hem Hac kervanlarına destek olmak hem de askeri amacı vardı. Eğer tamamlansaydı 120 saat içerisinde İstanbul`dan Mekke`ye ulaşım sağlanacaktı. Benim gibi Ticket to Ride meraklısıysanız tren yolları arasındaki rekabetin ne kadar kızışabileceğini biliyorsunuzdur. Berlin-Bağdat demir hattı da aynı dönem inşa edilmeye başlamıştı. Hat maalesef Medine şehrine kadar ulaşabilmiş; 1. Dünya Savaşı başlamıştır. Gerisi malum… 20. yüzyılda üretici ile tüketiciyi birbirine bağlayan demiryolları, Mekke’ye ulaşamadan yarım kalmıştı.
Yıl 2017; tarihi tren istasyonunu hala yerinde. Hat, artık gökyüzünde özgürce rotasını çizen uçaklar yüzünden işlemiyor. İndiğimiz havaalanının geniş tavanlarına hayran kalıyoruz. Tren yollarını ulaştıramasak da havadan ulaşan misafirlerin konaklamalarına imkan sağlayan modern bir havaalanı inşa etmişiz. Peki, benim Hicaz demiryollarında ne işim var? Bir vagon içinde sevgili eğitmenlerimiz ile Namaa Vakfı adına bölgede ilk kadın girişimcilik ön hızlandırıcı programını yürütüyoruz. İçerde 60 kadar kadın girişimci, tasarımsal düşünce ile iş fikirlerine daha değerli ve yenilikçi yaklaşmanın yöntemlerini öğreniyorlar.

Tren istasyonu yakınlarındaki parkta geziyor, ocak ayında 21 derece olan güzel havanın tadını çıkarıyorum. Koordinatörün aktardığına göre, inovasyonu kadın girişimcilere anlatmak için Hicaz tren istasyonunu bilerek seçmiş. Namaa Vakfı, Medine şehrini kalkındırmak üzere startup ruhu ile üç kişi ile başlayan, zamanla özel sektör ve devlet iş birliği ile ilerleyen bir vakıf olarak kurulmuş. Coworking space alanıyla, tasarım stüdyoları ve beceri geliştirme atölyeleri ile Namaa Al Munawara, kutsal şehrin vatandaşlarını dünyanın her tarafından, her yaş grubundan, senede 10 milyon ziyaretçiyi en iyi şekilde ağırlayabilmek için yetiştiriyor. Namaa’nın kelime anlamı bana aktarıldığı kadarıyla “yeşermek” (Tıpkı e-tohum gibi :) 3 sosyal girişimci, büyük çabalarla bir girişimcilik ekosistemi yeşertmeyi başarmışlar. Bize öğrettikleri iki şey var: İmkansız hedefler ve buna ulaşmak için sınırsız çaba!

Viveka neden Medine’de? Yaklaşık 7 senedir aktif birçok inkübasyon ve girişimcilik programı yönetmenin getirdiği deneyimi uluslararası boyuta aktarmanın keyfini yaşıyoruz. Tabi, her yeni ülke bildiğinizi, düşündüğünüzü sorgulatan bir keşif! Örneğin, Namaa programında eğitmenin deneyiminin ve hayat hikayesinin katılımcıları motive etmede ne kadar önemli olduğunu keşfettik. Ben, hayatımda ilk defa kendim eğitim vermeden sadece eğitmenleri destekleyerek ve eğitim içeriklerini hazırlayarak çalıştım. Eğitime dahil olmamak benim için yeni ve olgunlaştırıcı bir süreç oldu. Uluslararası bir ekip olarak çalışmanın lojistik ve iletişim zorluklarını keşfettik. İlk eğitmenimiz Canan Hanım ile kar yüzünden üst üste iptal olan uçuşlara ve son dakika aldığımız vizeye rağmen inadına vardık Medine’ye. Canan Hanım, çoğunlukla uyumadan 400 kadına neden kadın girişimci olduğunu anlattı. Ayakta alkışlandı. Biz ayrılırken hala whatsapp’ten soru alıyordu. Bu kadar riskli bir yolda bize nasıl eşlik etti diye düşünmeden edememiştim, ancak, cevabı belliydi. Canan Hanım, 20 senedir kendi işini yöneten, Ortadoğu ve Asya`da ticaret yapan, birkaç dil bilen, deneyimli bir Türk kadın yöneticiydi. Risk almanın ne olduğunu birçok erkek girişimciden daha iyi biliyordu. Canan Hanım, Medineli kadınlara birçok şey anlatmasına rağmen 10 saat yolu birçok engellere göğüs gererek ve yabancı bir dilde hayat hikayesini anlatarak tek bir şey gösterdi: Cesaret!

Hicaz demiryollarında 100 yıl önce bağlanamayan yolların başında yeni açtığımız yolları düşündüm. Rekabet artık sabit şehirleri ve toplumları bağlayan demiryolları arasında değildi. Rekabet, artık yetenekli insanları birbirine bağlamak üzerine kurulu olan bir yapılanma. Yaratıcı ve üretici girişimcilerin dünyaları artık yaşadıkları şehirlerine bağlı değil. Temel gereksinimler ise basit: İmkansız hedefler, cesaret ve sınırsız çaba…